Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi
12 Aralık 2018

Son otuz yılda çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere yönelik tedavilerde belirgin gelişmeler olmuştur. Üremeye Yardımcı Tedavilerin kullanıma girmesi, toplumda bu tedaviler hakkında farkındalığın oluşması ve çocuk sahibi olmak isteyen 35 yaş üzeri kadınların oranının artması bu dönem için dikkat çekicidir. Söz konusu tedaviler insan embriyosu üzerinde yapılan ve temel üreme süreçlerini anlamamızı sağlayan yoğun deneysel araştırmaların hem sonucu, hem de nedeni olmuştur.

Kısırlık (infertilite) bir yıllık korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebelik oluşmaması olarak tanımlanmaktadır. Üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık %10-15’ini etkiler. Üremeye Yardımcı Teknolojiler, yumurtalıklardan doğrudan yumurta elde edilmesini içeren tüm teknikleri kapsar ve günümüzde bunlardan biri doğurganlık çağındaki kadınların yaklaşık %1’inde kullanılmaktadır. Bu tekniklerin başarısı kısırlığın değerlendirme ve tedavisinde evrime yol açmıştır. Geleneksel tanı ve tedavi yöntemleri artık çok daha az kullanım alanı bulmaktadır.

İlk Tüp Bebek doğumunun gerçekleştirildiği 1978’den günümüze kadar Üremeye Yardımcı Teknolojiler giderek daha yaygın olarak kullanılmaktadır. In Vitro Fertilizasyon (IVF) kullanıma ilk giren ve günümüzde de en yaygın kullanılan uygulamadır; takip eden basamaklar halinde yumurtalıkların ilaçlarla uyarılması, ultrason eşliğinde yumurtaların toplanması, laboratuar ortamında döllenme ve embriyonun rahim içine transferini içerir. İntrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI-Mikroenjeksiyon) ise tek bir spermin yumurta içine enjeksiyonudur. Ek olarak, cerrahi sperm elde etme teknikleri de son zamanlarda Üremeye Yardımcı Teknolojilerinin bir parçası olmuştur: TESE, TESA, MESA, PESA.

Üremeye Yardımcı Teknolojiler günümüzde birçok dirençli infertilite tipi için tedavi seçeneği haline gelmiştir: Özellikle opere edilemeyen veya cerrahi sonrası başarısız olunmuş çift taraflı tubal tıkanıklık, ciddi erkek faktörü, endometriozis, düşük yumurtalık rezervi veya yetmezliği, yaygın batın içi yapışıklıklar (geçirilmiş operasyon veya enfeksiyon), açıklanamayan infertilite … Tedavi başarısını öngörmek açısından hasta yaşı, yumurtalık rezervi, tanı ve önceki tedavi sonuçları değerlidir.

Tedavi öncesi tüm hastalara dikkatli bir değerlendirme yapılmalı ve detaylı danışmanlık verilmelidir. Çiftlerin değerlendirilmesi detaylı öykü alınması ve muayene ile başlamalı, erkek partnerin semen analizi, hormonal değerlendirme, histerosalpingografi veya histereskopi ve gereğinde laparoskopi ile tamamlanmalıdır. Ayrıca Smear, HIV, Hepatit B ve C taraması yapılmalıdır. Sigara kullanılıyorsa bırakma konusunda, fazla kilolu kişiler de zayıflama yönünde cesaretlendirilmelidir.

Her ne kadar ilk IVF gebeliği uyarılmamış siklustan elde edilen yumurta ile gerçekleşmiş olsa da, günümüzde yumurtalıkları uyarmak amacıyla çeşitli ovulasyon indüksiyon protokollerinden biri kullanılarak, çok sayıda yumurtanın elde edildiği programlar yoğunlukla uygulanmaktadır. Stimülasyon protokollerinde 1990’ların başlarında uygulanmaya başlanan çeşitlilik, ovulasyon indüksiyonun hastanın kendine özel ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesini ve kullanılan ajanlara cevabın daha da iyileşmesini sağlamıştır. Serum östradiol ölçümü ve folikül gelişiminin ultrason ile görüntülenmesi stimulasyona yumurtalık cevabını takip etmek için kullanılır. Hedef öncelikle 17-18 mm’den daha büyük en az 3 folikül geliştirmektir. Bu seviyede stimülasyon elde edildikten 34-36 saat sonra transvajinal ultrason eşliğinde yumurta toplama işlemi uygulanır. Aynı gün hastanın eşinden sperm örneği alınır.

            Latince in vitro terimi ‘cam içinde’ anlamındadır. IVF terimi laboratuar ortamında yumurtanın sperm tarafından döllenmesi olarak tanımlanır.  Bazıları bunu “test tüp bebekleri” olarak isimlendirmişlerdir. Gerçekte, yumurtalıktan alınan ve laboratuar ortamında izole edilen yumurta doğal ortamında yüzdüğü sıvıyı taklit edecek şekilde karıştırılmış kültür ortamı içine yerleştirilir. Kısa bir süre sonra, yumurtaların alındığı kadının eşinden elde edilen spermler kültür kabına eklenir. Yumurta ve sperm, döllenme için gerekli sabit ısı ve atmosferik ortamın sağlanması için bir inkübator içine yerleştirilir. Bu aşama tek bir spermin yumurta içine enjeksiyonu (İntrasitoplazmik Sperm Enjeksiyonu-ICSI) ile de yapılabilir.  Döllenme meydana geldikten sonra embriyo oluşur. Hücre bölünmesi mikroskop altında gözlemlenir. Uygun hücre sayısına ulaşan embriyo tekrar hastaya transfer edilir. Bu aşamadan önce yapılabilecek preimplantasyon genetik tanı uygulamaları genetik bozuklukların tanınmasına olanak sağlayabilmektedir. Transfer işlemi ikinci, üçüncü veya beşinci günde, pronükleer safhadan blastokist aşamasına kadar herhangi bir aşamada başarı ile yapılabilmektedir, yinede çoğunlukla 6-8 hücreli embriyolar ve blastokistler tercih edilir. Birden çok embriyo transferi gebelik şansını artırır, ancak çoğul gebelik oranlarındaki artışı da beraberinde getirir. Ülkemizde yönetmelikler gereği ve koşullara göre bir veya en fazla iki embriyo transfer edilebilmektedir. Geri kalan iyi kalitede embriyolar dondurulabilir, dondurulan embriyoların saklanma süresi konusunda bilinen bir sınır yoktur. Dondurma ve çözdürme sürecini takiben embriyoların yaklaşık 2/3’ü hayatta kalır.

            Embriyonun tekrar kadına transfer edilmesi tedavinin son aşamasıdır. Temel olarak embriyolar bir kateter içine alınır. Daha sonra bu kateter aracılığıyla embriyo kadın rahmine aktarılır. Embriyo transferinden sonra, günlük progesteron kullanılarak gebeliğin devamı için hormonal destek sağlanır. Her ne kadar HCG desteği hiperstimülasyon riskini arttırsa da, diğer bir alternatiftir. Gebelik testi transferden 12 gün sonra yapılır. Eğer test olumlu ise HCG kan seviyesi uygun olana kadar beklenerek ultrasonografi ile gebelik izleme alınır.

Tüp bebek tedavilerinin en önemli komplikasyonları nadir görülmelerine rağmen kanama, enfeksiyon ve Yumurtalıkların Aşırı Uyarılması’dır (OHSS). Yumurtalıklar belirgin şekilde hiperstimülasyona uğramış ise ciddi tıbbi risklerden korunmak için siklus iptali ve HCG enjeksiyonunun uygulanmaması önerilebilir. Siklus iptaline alternatifler, olası bir gebelik durumunda yükselecek HCG uyarısından korunmak amacı ile tüm embriyoların dondurulması ve takip eden sikluslarda transferi olduğu gibi, günlük ilaç uygulamalarının durdurulması (coasting) ve yumurta toplama işleminin hormon düzeylerinin uygun seviyelere düşmesine kadar geciktirilmesi gibi uygulamaları içermektedir.

T.C. Sağlık Bakanlığı Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde, Üremeye Yardımcı Tedaviler Ünitesi (ÜYTEM) 2000 yılında hizmete girmiştir. Ünitemiz aynı zamanda T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından 2003 tarihinden bu yana Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları ile Embriyologlara üremeye yardımcı tedavi yöntemleri konusunda eğitim vermek üzere yetkilendirilmiştir.

Ünitemizde günümüze kadar on beş binin üzerinde ailenin tedavisi gerçekleştirilmiş, yüzün üzerinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile embriyologa eğitim verilmiştir. Yukarıda bahsettiğimiz tüm hasta gruplarında gereğinde klasik ovulasyon indüksiyonu ve intrauterin inseminasyon (aşılama), gereğinde IVF (Klasik tüp bebek), ICSI (mikroenjeksiyon), diğer mikromanipülasyon yöntemleri (assisted hatching), embriyo ve gonad hücreleri dondurma, çözdürme ile testis biyopsisi (MikroTESE dahil) gibi etkinliği bilimsel düzeyde kanıtlanmış tüm tanı ve tedavi yöntemlerini ayrıca laparoskopi ve histeroskopi gibi cerrahi girişimleri de uygulayabilmekteyiz. SGK yönetmeliklerine uygun hastalarımızın masrafları katılım payları haricinde kurum tarafından ödenmektedir. Ayrıca ücretli olarak tedavi olmak isteyen hastalarımızı da kabul etmekteyiz.

Merkezimizde halen ayda yaklaşık 100 çiftin ovulasyon indüksiyonu ve aşılama ve 150 çiftin tüp bebek tedavisi yapılmaktadır. Renovasyon sürecinden geçirilen hastane binamızdaki yeni merkezimizde 150 yılı aşkın tarihe sahip köklü bir eğitim kurumunun, 15 yıllık güncel teknoloji ve bilgi birikimine sahip bir ünitesi olarak geleceğe bakarken, daha önceki başarılı tedavileri ile birçok aileye umut olan merkezimizin hedefi, bilimsel çerçevede ve son teknolojik donanımla hastalarımıza her zamanki gibi güvenilir ve kaliteli hizmet vermek olacaktır.

Telefon Numarası: Santral (0216) 391 0680